Gözaltına alınan bir yakınınız olduğunda yapmanız gereken ilk şey, vakit kaybetmeden bir avukata ulaşmaktır. Yakınınızın hangi karakolda veya savcılıkta olduğunu öğrenip, avukatınıza bildirmeniz gerekir. Avukatımız, yasal haklarını korumak için gerekli müdahalelerde bulunacaktır. Şüpheli, gözaltına alındığı andan itibaren avukat talep etme hakkına sahiptir.

Uzlaşma, belirli suçlarda şüpheli veya sanık ile mağdur arasında bir anlaşma sağlanarak, ceza davasının sonlandırılmasıdır. Uzlaşma kapsamındaki suçlarda, tarafların anlaşması halinde dava açılmaz veya açılmış dava düşer. Her suç uzlaşma kapsamında değildir; kanunun belirlediği sınırlı sayıdaki suçlar için uygulanır. Uzlaşma süreci, uzlaştırmacı olarak görevlendirilen bir avukat tarafından yürütülür.

Tutukluluk süreleri, suçun niteliğine göre değişmektedir. Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok 1 yıl, uzatma ile beraber en fazla 1,5 yıl olabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise tutukluluk süresi en çok 2 yıl olup, uzatma ile beraber en fazla 3 yıla kadar çıkabilir. Terör suçları gibi bazı özel suçlarda bu süreler daha uzun olabilmektedir.

Adli sicil kaydının silinmesi için genel kural, cezanın infaz edilmesinden itibaren belirli sürelerin geçmesidir. Bu süreler suçun niteliğine göre değişir. Ayrıca, bazı özel durumlarda (örneğin yasaklanmış hakların geri alınması, ceza zamanaşımının dolması, vb.) adli sicil kayıtları silinebilir. Adli sicil kaydınızın silinmesi için avukatımıza başvurarak, özel durumunuza göre hukuki değerlendirme yaptırabilirsiniz.

Şirket kuruluşu için öncelikle şirket türünün belirlenmesi gerekir (limited şirket, anonim şirket vb.). Her şirket türünün kuruluş aşamasında farklı belgeler ve sermaye miktarları istenir. Genel olarak kurucu ortakların kimlik bilgileri, şirket ana sözleşmesi, sermaye taahhütnamesi ve banka dekontu gibi belgeler gereklidir. Büromuz, şirket kuruluş işlemlerini baştan sona yürüterek, sizi bürokratik işlemlerden kurtarır ve en hızlı şekilde şirketinizin kurulmasını sağlar.

Şirket birleşme ve devralmalarında öncelikle detaylı bir "due diligence" (durum tespit) çalışması yapılmalıdır. Bu çalışma ile hedef şirketin mali durumu, borçları, alacakları, çalışan hakları, mülkiyet durumu ve potansiyel hukuki riskler tespit edilir. Ayrıca, rekabet hukuku açısından gerekli izinlerin alınması, vergi yükümlülüklerinin değerlendirilmesi ve devir sözleşmesinin doğru hazırlanması kritik öneme sahiptir. Büromuz, tüm bu süreçlerde profesyonel hukuki destek sağlayarak, birleşme ve devralma işlemlerinizin sorunsuz tamamlanmasını sağlar.

Ticari sözleşmelerde öncelikle tarafların tam ve doğru bilgilerinin yer alması, sözleşme konusunun açıkça tanımlanması, ödeme şartları, teslim koşulları, süre, fesih şartları ve uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin net olarak belirtilmesi önemlidir. Ayrıca, mücbir sebep maddeleri, gizlilik hükümleri ve cezai şartların uygun şekilde düzenlenmesi riskleri minimuma indirir. Büromuz, ticari sözleşmelerinizi hazırlarken, sektörel özelliklerinizi ve ticari ihtiyaçlarınızı göz önünde bulundurarak, haklarınızı en iyi şekilde koruyan metinler oluşturur.

İşe iade davası açmadan önce, işçinin öncelikle arabulucuya başvurması zorunludur. İş sözleşmesinin feshinden itibaren 1 ay içinde arabulucuya başvurulması gerekir. Arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren 2 hafta içinde işe iade davası açılabilir. Bu sürelerin kaçırılması halinde, işe iade davası açma hakkı kaybedilir. Bu nedenle, iş akdiniz feshedildiğinde vakit kaybetmeden bir avukata başvurmanız çok önemlidir.

İşveren, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almakla yükümlüdür. İş kazası meydana geldiğinde, işverenin gerekli önlemleri almamış olması durumunda, hem hukuki hem de cezai sorumluluğu doğar. İşçinin maddi ve manevi zararlarını karşılamakla yükümlü olan işveren, ayrıca SGK'nın yaptığı ödemeleri de SGK'ya geri ödemek zorunda kalabilir. İş kazasında işverenin sorumluluğunun belirlenmesi için, kaza raporu, tanık ifadeleri, bilirkişi raporları gibi delillerin toplanması ve değerlendirilmesi gerekir.

İşçi, iş sözleşmesinin sona ermesi veya çalışma sürecinde yaşanan hak ihlalleri nedeniyle çeşitli tazminatlar talep edebilir. Bunlar arasında kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, ayrımcılık tazminatı, mobbing tazminatı, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle maddi ve manevi tazminatlar, fazla mesai ücretleri, yıllık izin ücretleri ve diğer işçilik alacakları sayılabilir. Her tazminat türünün talep edilebilmesi için belirli şartların oluşması gerekir. Büromuz, hak ettiğiniz tüm tazminatların hesaplanması ve talep edilmesi konusunda uzman destek sağlamaktadır.

Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma konusunda anlaştıkları ve evlilik birliğinin sona ermesine ilişkin tüm konularda (mal paylaşımı, velayet, nafaka vb.) mutabık kaldıkları durumlarda uygulanan bir boşanma türüdür. Süreç, avukat yardımıyla bir boşanma protokolünün hazırlanması ile başlar. Bu protokolde tüm anlaşma şartları detaylı olarak belirtilir. Daha sonra mahkemeye başvurulur ve genellikle tek duruşmada boşanma kararı verilir. Anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanmaya göre daha hızlı ve daha az maliyetlidir. Büromuz, anlaşmalı boşanma sürecinde her iki tarafın da haklarını gözeten, adil ve uygulanabilir protokoller hazırlayarak, sürecin sorunsuz tamamlanmasını sağlar.

Velayet hakkı, çocuğun üstün yararı gözetilerek belirlenir. Mahkeme, çocuğun yaşı, cinsiyeti, eğitim durumu, anne-baba ile olan ilişkisi, ebeveynlerin ekonomik durumu, sosyal çevresi gibi faktörleri değerlendirir. Gerektiğinde pedagoglardan rapor alınır. Prensip olarak küçük yaştaki çocukların velayeti anneye verilirken, son yıllarda babalara da velayet verilmesi yaygınlaşmıştır. Ortak velayet ise Türk hukukunda istisnai durumlarda kabul edilmektedir. Büromuz, velayet davalarında çocuğun üstün yararını gözeterek, müvekkillerimizin haklarını en iyi şekilde savunmaktadır.

Türk hukukunda temel olarak iştirak nafakası (çocuk nafakası), yoksulluk nafakası ve tedbir nafakası olmak üzere üç tür nafaka bulunmaktadır. İştirak nafakası, velayeti kendisinde olmayan ebeveynin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katkı olarak ödediği nafakadır. Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eşe, diğer eş tarafından ödenen nafakadır. Tedbir nafakası ise boşanma davası sürecinde, geçici olarak ödenen nafakadır. Her nafaka türünün kendine özgü şartları ve hesaplama yöntemleri vardır. Büromuz, nafaka davalarında müvekkillerimizin haklarını koruyarak, adil ve hakkaniyete uygun nafaka miktarlarının belirlenmesi için çalışır.

Avukatlık ücretleri, işin niteliği, zorluğu, harcanacak emek ve zaman gibi faktörler göz önünde bulundurularak belirlenir. Ücretler, sabit ücret, saat ücreti veya sonuç alınması durumunda hak edilecek başarı primi şeklinde olabilir. Ayrıca Türkiye Barolar Birliği tarafından her yıl yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde belirtilen asgari ücretlerin altında ücret alınamaz. Büromuz, ücretlendirme konusunda şeffaf bir politika izlemekte olup, iş başlangıcında yazılı bir ücret sözleşmesi imzalanmaktadır.

Vekalet ücreti, davayı kazanan tarafın avukatına, davayı kaybeden tarafça ödenmesi gereken bir ücrettir. Bu ücret, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre belirlenir ve mahkeme kararında belirtilir. Vekalet ücreti, müvekkil ile avukat arasında kararlaştırılan ücretin dışında, kazanılan davadan dolayı karşı tarafa yüklenen bir yükümlülüktür. Dava kısmen kazanılıp kısmen kaybedilirse, vekalet ücreti de orantılı olarak paylaştırılır.

Temizkan Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimize esnek ödeme koşulları sunmaktayız. Genellikle işin başlangıcında belirli bir miktar peşin ödeme talep edilirken, kalan miktar iş süresince taksitlendirilir. Dava veya hukuki işlemin niteliğine göre, başarı primi de uygulanabilir. Ödeme koşulları, müvekkilimizle imzalanan ücret sözleşmesinde açıkça belirtilir. EFT, havale, kredi kartı veya nakit ödeme seçenekleri mevcuttur.